15 Mayıs 2010 Cumartesi

Naneli Yeşil Çay Tableti

5000 yıldan öncesinden, Japonlar ve Çinliler, uzun yıllar boyunca sağlıklarının korunmasını sağlayan yeşil çayı içmektedirler. Bu ülkelerde yeşil çay eskiden beri vücut için iyi bir destekleyiciydi. Doğu’da, hastalarına günde 6-8 fincan yeşil çay içmeyi tavsiye etmeyen bir doktoru bulmak zordur. Batı doktorları, dünyada en çok sigara içen Japonların, herkesten az sayıda kansere yakalanması gerçeğiyle ilgilenerek, yeşil çayın tedavi etkisini incelemeye başladılar. Gerçekten de Japonlarda, Amerikalılar veya Avrupalılara kıyasla onkolojik hastalık sayısı 3 kat daha azdır.

Çin’deki Biyofizik Enstitüsü tarafından yapılan araştırmalar da, yeşil çayın, birçok hastalığın tedavisinde etkisini kanıtlamıştır. Örneğin yeşil çay, sigaranın yıkıcı etkilerini azaltabilir, ayrıca antioksidan etkiye sahip olduğu için vücudumuz için zararlı olan ve mide, karaciğer, akciğer ve cilt kanserine neden olan serbest radikallerin etkisini azaltır. Vücudumuz, her gün kirlenmiş atmosferin ve UV ışınlarının etkisine, sigara, stres, kötü beslenmenin olumsuz sonuçlarına maruz kalıyor. Bunun sonucunda da vücutta aktif zararlı moleküller – serbest radikaller birikiyor, yani çift olmayan bir elektrondan oluşan ve hücre dokusunu tahrip eden moleküller.

Zaman geçtikçe söz konusu yıkıcı süreçler dokulara ve organlara zarar veriyor, hastalık ve erken yaşlanma riskini artırıyor. Ve işte böyle bir durumda antioksidanlar vücudumuzu kurtarıyor. Çünkü antioksidanlar serbest radikalleri nötrleştiriyor ve sayısının artmasını önlüyor. Bunun yanında, hücrenin koruyucu güçleri artıyor, bağışıklık sistemi güçleniyor, onkolojik karakterli hastalık riski azalıyor.

Özel yöntemle (kvintessensiyon) yapraklardan çıkarılan Naneli Yeşil Çay. Bu, tablet haline getirilmiş süper konsantreli bir üründür. Etki bakımından bir tablet, birkaç yeşil çay fincanına eşittir. VIVASAN Naneli Yeşil Çay, serbest radikallerle mücadelede çok etkili bir silahtır. Bunda önemli rolü, vitamin-antioksidan ve selenyum mikro elementinin biyo-organik bileşim halindeki kompleksi oynuyor. İşte selenyum, E ve C vitaminleri gibi antioksidanların kombinasyonu serbest radikallerin çeşitli türlerini tamamen nötrleştirme ve erken yaşlanmayı önleme gücüne sahiptir.

Selenyum – Vücudumuza gerekli olan en önemli mikro-elementlerden biridir. A ve E vitaminleriyle birlikte vücudu onkolojik hastalıklardan korur, vücut için zararlı olan maddeleri yok eder. Antioksidan özelliğine sahip olduğu için serbest radikallerin oluşumunu önler. Vücutta protein üretimi için gereklidir, karaciğer ve endokrin sisteminin çalışmasını destekler. Bağışıklığı güçlendirir, vücudun soğuk algınlığı hastalıklarına karşı direncini artırır. Kadmiyum ve arsenik dahil ağır metallerin vücuttan atılmasını sağlar, bu yüzden özellikle sigara içenler ve büyük şehirde yaşayanlar için gereklidir. Erkekler, sürekli selenyum maddesini tüketmeliler, çünkü bu madde, çinkoyla birlikte erkek cinsel hormonlarının sentezini uyarır ve normal cinsel fonksiyonların desteklenmesi için gereklidir.

Beta-karotin (provitamin A). Vücuttaki A vitamini kaynağıdır ve A vitamininden farklı olarak, büyük bir biyolojik etkinliğe sahiptir. Optimal miktarda beta-karotin, doğal bağışıklığı uyararak vücudun enfeksiyonlara ve onkolojik hastalıklara karşı direncini artırır. Vücudu serbest radikallerin olumsuz etkilerinden korur. Metabolizmanın yanlış çalışması, kalp-damar hastalıkları, karaciğer hastalıkları durumunda önerilmektedir.

Askorbik asit (C vitamini). Vücudun koruyucu güçlerini artırır, damarların geçirgenliğini düzenler. Karbonhidrat ve protein değişimlerine katılır, kolesterol değişimini düzenler, bağışıklığı güçlendirir. Bu vitamininin eksikliğinde vücutta iç kanamalar meydana gelebilir, yaralar geç iyileşir, saçlar yavaş uzar. C vitamini aynı zamanda antioksidan etkiye de sahiptir.

Tokoferol (E vitamini). Cinsel bezlerin kas aktifliğini ve fonksiyonlarını uyarır, yağda eriyen vitaminlerin karaciğerde birikmesini sağlar. Bu vitamin, hücre zarlarını darbelerden korur, kan damarlarını güçlendirir, tromb oluşumu riskini azaltır. Antioksidan olarak serbest radikallerin oluşumunu kontrol eder, onları vücuttan atar. Çeşitli organları, ateroskleroz gelişiminden korur, onkolojik ve kalp-damar hastalıklarının gelişimini önler.

Vitamin ve mikro-elementler

1 tablet – 1,425 gr

Önerilen günlük dozun yüzdesi, 3 tablet

C vitamini

24,5 mg

%123

E vitamini

10,3 mg

%309

Beta karotin (provitamin A)

1,2 mg

%54

Selenyum

7,9 mkg

%34

Yeşil çay hamile kadınlar için de çok yararlıdır. Bu dönemde onların vücuduna çok gerekli olan mikro element – bakır ve çinko – ihtiyacını karşılar, böylece hamilelik sürecini düzene sokar. Yan etkisi bulunmamaktadır!

Kullanımı: Yetişkinler ve 14 yaşından büyük çocuklar için – yemekten sonra günde 3 kez 1’er tablet almak. Ağzınızda eritebilir veya çiğneyebilirsiniz. Aralıksız olarak 3 aya kadar kullanılması öneriliyor. Hipertoni hastalığı durumunda – günde 2-3 kez ½ tablet.

Çocuklar için doz

Yaş

Doz

Kullanım

1-6 yaş

Günde 3 kez 1/4 tablet

Yemekten sonra emerek. 1-3 ay boyunca kullanım

6-12 yaş

Günde 3 kez 1/2 tablet

Aktif maddeler: yeşil çay ve nane ekstresi, selenyum mayası, askorbik asit (C vitamini), E vitamini, beta karotin (A provitamini), sorbit

Karaciğer Ultra Koruma Tableti

İki bin yıldan fazla süredir halk tedavisi uygulamasında dış görünüşü o kadar da alımlı olmayan bir bitkinin iyileştirici özelliklerinden yararlanılıyordu. Bu inanılmaz özelliklerinden dolayı efsanelerde yerini alan bitki “Kutsal Meryem Ana'nın hediyesi" adını almıştır. Bugün bu dikenli çiçeğe Kengel adı verilmiştir. Lekeli Kengel veya diğer adlarıyla Sütlükengel, Devedikeni, Şevkülmeryem ve b. bitkisi Astr ailesine aittir. Halk arasında Kengel daha çok Devedikeni olarak bilinmektedir. Bu dikenli bitkinin yüksekliği 2 metreye kadar çıkabilir. Üst kısmında parlak mor renginde çiçekler açar. Bu bitkinin ana vatanı Batı ve Merkezi Avrupa olsa da kendisi Amerika ve Asya kırlarını da süsler. İskoçya’da bu bitki ülkenin sembolü haline gelmiştir. Kengel, bin yıllar boyunca ilaç olarak kullanılmıştır. İsminin tarihini, Latince adının ikinci kelimesinde okumak mümkündür – Silybum Marianum: bu bitkiye böyle bir isim veren insanlar için bitkinin yaprakları üzerindeki beyaz çizgiler Kutsal Meryem Ana’nın sütü anlamına geliyordu. Tarihsel belgelerin söylediğine göre, eski Yunanlılar Sütlükengel meyvelerinin suyunu 2000 yıl bundan önce kullanmışlar. Romalıların da bu bitkinin yararlı özelliklerini bildikleri ve karaciğer hastalıklarının tedavisinde kullandıkları farz ediliyor. Hindistan’da ise homeopati ve halk tedavisinde kullanıldığı biliniyor. Avrupa'da Sütlükengel ekstresi eski zamanlardan beri hepatit ve siroz gibi karaciğer bozukluklarında tavsiye ediliyor. Yunan bitki uzmanı Dioskorid Eski Tıp Sözlüğünde, bu bitkiyi birçok hastalığın tedavisi için önermiştir.

Ve sonunda 1968 yılında, Münih Eczacılık Enstitüsü'nde Kengel bitkisinin biyokimyasal içeriği deşifre edilmiştir. Bitkinin ana bileşeni nadir biyolojik aktif madde olan Silimarin’dir. Ayrıca bitkinin içeriğinde, çinko, bakır, selenyum, yağda eriyen vitaminlerin hepsi, kvertesin, doymamış yağ asitleri, bazı aminoasitler, flavolignanlar, toplam 200’e yakın biyokimyasal bileşenler bulunmuştur. Bunun sayesinde de Kengel bitkisi birçok kullanım alanına sahiptir. Silimarin’in, zehirli maddelerin karaciğer hücrelerine girmesini engellediği ve diğer zehirleri, olumsuz etkilerini göstermeye başlamadan önce parçaladığı ortaya çıkmıştır.

Kengel – ilk sırada karaciğer, mide, bağırsak tedavisinde kullanılan bir bitki olsa da deri, kalp-damar, kulak-burun-boğaz hastalıklarında da tavsiye ediliyor. Bu bitki sayesinde birçok jinekolojik sorunlar da çözülebilir. Basur tedavisinde de kullanılabilir. Kengel bitkisini diğer bitkilerden ayıran ve kullanıcılarına sevdiren en önemli özelliği ise tamamen zararsız olmasıdır.

Kengel, Lesitin ve Soya yağı içeren “Karaciğer için ultra-koruma” BAT kapsülleri, karaciğer hücrelerini çeşitli hasarlardan korumak ve bu hasarların yenilenmesini engellemek amacına hizmet etmektedir.

Kengel bitkisinin aktif maddesi silimarin’dir (flavonoligan – silibinin ve b. kompleksi). Preparatımızda bu maddeden 1 kapsülde 80 mg bulunmaktadır. Silimarin, karaciğer hücrelerini koruyucu ve yenileyici, antioksidan ve detoksik (toksin ve zehirleri etkisiz hale getiren) etkiye sahiptir. Bugün bu, karaciğer hücrelerini koruyan ve karaciğer fonksiyonlarını yenileyen tek doğal bileşen olarak bilinmektedir.

Lesitin, yağ ve kolesterol metabolizmalarını güçlendirir, karaciğer dokusuna yağ girişini dengeler, siroz gelişimini engeller, karaciğerdeki kötü huylu hücre yenilenmelerini önler.

Soya yağı, doymamış yağ asitleri içerir ve diğer yağlara kıyasla en büyük miktarda arachidonic ve linoleic asitlere sahiptir. Bu yağ, kanser hücrelerinin artışını durdurur, E1 vitamini sayesinde de antioksidan etkiye sahiptir. Böbrek, sinir sistemi hastalıklarında oldukça yararlı etkilere sahiptir. Aynı zamanda bağışıklığı güçlendirir, midenin çalışmasını kolaylaştırır, ateroskleroz gelişimini önler, güçlü antikolesterol faktöre sahiptir.

Hindistan cevizi yağı, E vitamini içermekle birlikte, antioksidan özelliklere de sahiptir. Sindirimi kolaylaştırır, ateroskleroz, kalp ve kanser hastalıkları riskini düşürür. Ayrıca bağışıklık sisteminin fonksiyonlarını destekler.

“KARACİĞER İÇİN ULTRA-KORUMA” ürünü kullanım alanları:

v karaciğerin toksik hasar görmesi: şeker hastalığı, alkolizm, uyuşturucu kullanımı, toksikomani, kemoterapi, ayrıca kimya sanayisinde, galvanik fabrikalarda çalışan kişilerde, Atom Elektrik Santrali çalışanlarında görülen zehirlenmeler

v şiddetli ve kronik hepatit, karaciğer sirozu ve distrofisi, yağ hepatozu

v kronik kolesistit, safra yollarının diskinezisi, pankreatit

v opistorsis (gelmint-karaciğer paraziti)

v laktasyon döneminde süt eksikliği

v psoriyazis

v ateroskleroz ve kalp-damar sistemi hastalıklarından korunma

Kontrendikasyonlar: içeriğe kişisel olarak uyum gösterememe, hamilelik ve emzirme dönemleri

Kullanım şekli: Yetişkinler ve 14 yaşından büyük çocuklar için: 1 ay boyunca, yemek sırasında günde 2-3 kez birer kapsül almak.

Çocuklar için doz

Yaş

Doz

Kullanım

2-3 yaş

1/4 kapsül, günde 2-3 kez

Yemek sırasında

3-6 yaş

1/3 kapsül, günde 2-3 kez

6-12

½ kapsül, günde 2-3 kez

İçeriği: Kuru Kengel ekstresi, soya lesitini, rafine edilmiş soya yağı, rafine edilmiş hindistancevizi yağı, balmumu

Harpagin Tablet


Romatizma ve artroza karşı, şeytantırnağı otu ekstresi içeren etkili gıda takviyesi.

Şeytantırnağı (Harpagophytum procumbens (Burhc.) DS) – büyük çengele benzer meyvesi yüzünden şeytantırnağı adını almıştır. Orman örümceği de denir.

Şeytantırnağı halk tıbbında çeşitli hastalıklarda, özellikle de gut ve romatizma durumunda kullanılır ve eklemlerdeki ağrıyı hızla giderir. İltihaba karşı, romatizmaya karşı, ağrı kesici, sedatif ve diüretik etki gösterir. Şeytantırnağı kullanımının iltihaplı eklemlerde şişkinlik ve ağrıyı azalttığı, eklemlerin hareketliliğini artırdığı kanıtlanmıştır. Bitkinin artraljik etkisi genelde glikozitlerin etkisinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca bitki, kanda kolesterol ve ürik asit seviyesinin azalmasını sağlıyor, mikroba karşı etkinlik gösteriyor. Bu bitkinin safra kesesi ve ürogenital sistem organlarındaki iltihap hastalıklarına karşı tedavide kullanıldığına ilişkin kayıtlar da bulunmaktadır.

Kısa süre önce yapılan bilimsel araştırmalara göre şeytantırnağı artrit ve romatizma durumunda en etkili üründür.

Artrit – eklemlerin şiddetli veya kronik iltihabıdır. Artrit, enfeksiyon kökenli eklem hastalıkları grubuna veya eklem beslenmesinin bozulması sonucunda gelişen hastalıklara aittir. Artrit tek başına oluşabildiği gibi, diğer hastalığın belirtisi şeklinde de oluşabilir. Artrit ciddi tıbbi ve sosyal bir sorundur, çünkü kronik şekilde seyreder ve sık sık geçici veya sürekli iş gücü kaybına neden olur. İstatistiklere göre her yüzüncü kişi artrit hastasıdır. Artrit her yaşta görülebilir. Özellikle de orta yaş kadınları artrite yakalanır.

Harpagin eklem hastalıklarında kullanılır – romatizma, artroz, artrit. Şeytantırnağı otu, kanda bulunan ve iltihap aracıları olarak etki gösteren lökotrienlerin biyosentezini yavaşlatıyor. Ayrıca iltihaba karşı, ağrı kesici, kardiyotonik, aritmik etki gösteriyor. Mikroplara karşı etkinliği bulunmaktadır. Bunun dışında sindirimi normal düzene sokuyor, safra ve idrar kesesi hastalıklarında yardım ediyor, vücuttan toksinlerin atılmanı sağlıyor.

Kullanım alanları:

Destek-motor sistemi hastalıkları:

  • Eklemlerin romatizmayla hasar görmesi
  • Romatoid artritler
  • Yaşa bağlı artroz-artritler
  • Travma sonrası artritler
  • Koksartroz
  • Spor travmalarından sonra eklemlerin zarar görmesi
  • Omurga osteohondrozu
  • Behterev hastalığı – ankilozan spondiloartroz

Kalp-damar hastalıkları

  • Kalp kaslarının romatizmayla zarar görmesi
  • Kalp aritmisi

Böbrek hastalıkları

  • Pielonefrit
  • Glomerulonefrit

Karaciğer hastalıkları:

  • Hepatit
  • Karaciğer sirozu
  • Karaciğer yağlanması
  • Karaciğerde alkol zehirlenmesi

Kontrendikasyonlar: Mide, 12 parmak bağırsak ve bağırsak ülseri, hamilelik, emzirme dönemleri, ürün bileşenlerine kişisel olarak uyum göstermeme

Kullanım şekli: Yetişkinler ve 14 yaşından büyük çocuklar için: günde 3 kez 1’er tablet yemekten önce sıvıyla birlikte. Kur süresi 1-5 ay. Etkiyi artırmak için eklemlerin tedavisinde P.C.28 jelini kullanmanız önerilir. Kullanmadan önce doktora danışmalısınız.

İçerik: Kuru şeytantırnağı ekstresi, povidon, krosskarmeloz sodyum, mısır nişastası, selüloz tozu, eudragit, talk

Glucochon Tablet

Glukohon Forte 2 değerli bileşenden oluşmaktadır – glükozamin sulfat (780 mg) ve kondroitin sulfat (624 mg). Bu maddeler kemik dokusunun en önemli yapıtaşlarıdır. Vücutta glükozamin ve kondroitin üretimi azaldığında eklemler eklem arası sıvıyı tüketmeye başlar ve tahrip olur. Daha sonra bu maddelerin sentezi tamamen dura da bilir. Glükozamin ve kondroitinin konsantre halde kombinasyonu – eklemler için mükemmel bir besin kaynağıdır, ayrıca mevcut artroz durumunda hastalık belirtilerini önemli ölçüde azaltarak yardım eder.

Glukohon Forte – kıkırdak dokusundaki değişim süreçlerini düzenleyen gıda takviyesidir. Eklemlere ve bağ dokusuna besin desteği sağlar, kıkırdak dokunun tahribatını önler ve yenilenmesini sağlar, iltihaba karşı etki gösterir, bağ ve kemiklerin oluşumuna katılır, destek-motor sisteminin fonksiyonel durumunu iyileştirir. Kullanımı sonucunda hastalıklı eklemlerdeki ağrılar ve tıkanıklık önemli ölçüde azalır, bununla birlikte yaşam kalitesi artar.

Glükozamin, glükoza ve aminoasitin bileşiminden oluşur. Doğada oldukça yaygın bulunur, omurgalıların dokularında bulunan birçok polisakkaritlerin içeriğinde vardır ve yapısal polisakkarit olan kitinin ana bileşenidir. Bu madde, haşeratların, yengeçlerin ve b. dış iskeletini oluşturur. Bağ dokusunun oluşması için, glükozaminglükan (mukopolisakkarit) ve glikoproteinler olarak gerekli bir bileşendir. Tırnak, bağ dokuları, cilt, göz, kemik, tendon ve kalp kapakçıklarının oluşumuna katılır. Sindirim kanalı, idrar ve solunum yolları mukoza zarlarının salgılamasında rol oynar. Beslenmenin glükozaminle zenginleştirilmesi osteoartrit durumunda ağrı semptomlarının azalmasını ve eklem hareketliliğinin artmasını sağlar. Glükozamin eklemleri elastik şekilde bağlar ve zarar görmüş kıkırdak dokuyu yeniler. Vücuda yemekle birlikte alınır, aynı zamanda vücut tarafından da üretilir, ancak glüozamin sentezi yaş ilerledikçe zayıflar, bu yüzden dışarıdan alınması daha büyük önem kazanır. Glükozamin eksikliği kıkırdak dokunun sıkılaşmasını sağlar, bunun sonucunda da eklem hareketliliği azalır. Birçok bilimsel araştırma sayesinde şu kanıtlanmıştır: glükozaminin vücuda doğru şekilde alınması sadece kıkırdak dokusunun bozulmasını önlemekle kalmaz, aynı zamanda bozulmuş kıkırdakları yeniler ve hastalık semptomlarını önemli ölçüde azaltır.

Kondroitin – bu madde, vücutta bulunan ve birçok doku türünün (bağ dokusu ve kan damarlarının duvarları dahil) elastikliğini ve bütünlüğünü korumak için önemli bir faktör olan galaktozaminsulfat ve glukuronik asitten oluşan bir polimerdir. Aynı zamanda glükozaminglikanlar sınıfına girer ve en önemli kıkırdak malzemesidir. Kondroitin-sulfat – kıkırdağın temel parçasıdır, hareketlerin elastik ve yumuşak olmasını sağlar. Kıkırdakları tahrip eden enzimleri baskılar. Kimyasal yapısının özellikleri sayesinde kondroitin-sulfat bağ dokusunun sıkışmasını engeller ve eklem yüzeylerinin kendine özgü pürüzsüzlüğünü sağlar. Buna ek olarak, eklem sıvısının önemli bileşeni olan hyaluronik asit konsantresini artırır. Kalsiyumla birlikte kemik oluşumunu ve kırılma durumunda kemik onarım dokusunu uyarır. Ayrıca kılcal damarların endotelial hücrelerindeki lipoproteinlipazı etkinleştirir, kan lipidlerinin ayrışmasını sağlar, kolesterol seviyesini azaltır. Kondroitin bağışıklık sistemi fonksiyonunu da destekler. Bağ dokusuna zarar veren spesifik fermentlerin etkisini baskılar ve bağ dokusunun ve kan damarları duvarlarının elastikliğini ve bütünlüğünü korur.

Glukohon Forte Kullanım alanları:

  • I-III. derece osteoporoz, osteohondroz, parodontopati
  • Omuz-kürek periartriti, spondiloz, diz üstü bölgede kontromalazi
  • Eklem deformasyonu (çıkık, ankiloz)
  • Kırıklar (kemik onarım dokusu oluşumunu hızlandırmak için)
  • Eklemler üzerinde aşırı yük (fazla kilolar, fiziksel egzersizler)

100 gramda

1 kapsülde

Glükozamin sulfat di-potasyum klorid

46,43 g

780,00 mg

Kondroitin sulfat sodyum

37,14 g

624,00 mg

Kullanım şekli: Yetişkinler için, günde 1-3 kez yemek sırasında 1’er tablet (vücut kitlesi ve hastalığın şiddetine bağlı olarak). Kur süresi 1 aydır. Kullanmadan önce doktora danışmak gerekiyor.

Kontrendikasyonlar: ürün bileşenlerine karşı kişisel olarak uyum gösterememe, hamilelik ve emzirme dönemi.

İçerik: glükozamin sulfat di-potasyum klorid, kondroitin sulfat sodyum, uzun zincirli parsiyel gliseridler, MKS, silisyum dioksit, kroskarmeloz-sodyum, magnezyum stearat, şellak, talk

Ginkolin Tablet

Ginkgo biloba ekstresi ve C vitamini içeren etkili gıda takviyesi. Beyin ve kalpteki kan dolaşımını iyileştirir ve hafızayı güçlendirir.

Ginkgo Bilobaaynı zamanda adiantum veya taş ağacı olarak bilinen, yeryüzündeki en eski ağaçlardan biridir. Japoncadan çeviride “gümüş kayısı” veya “gümüş meyve” anlamına gelmektedir, bu anlam, ağacın meyvesinin kehribar-gümüşi renkte olmasından kaynaklanmaktadır.

Ginkgo biloba ekstresi uzun yıllardır kullanılmaktadır. Beyin ve periferik kan dolaşımı bozukluklarının tedavisinde klinik deneyler yapılmış ve olumlu sonuçlar alınmıştır.

Ginkgo bilobanın aktif maddeleri – flavonglikozitler (proantosianidin, kvertesin, kempferol ve b.), terpenlaktonlar (ginkgolid, bilobalid) ve b.

  • Ginkgo biloba ekstresi, vücuttaki kan sirkülasyonunu iyileştirir, damarların elastikiyetini ve dayanıklılığını artırır, beynin kan ve oksijenle beslenmesini iyileştirir, böylece hafızanın zayıflamasını önler.
  • Ginkgo biloba ekstresi, şeker hastalarının damarlarına olumlu etki gösterir. Yaşlılarda beyin kan dolaşımını iyileştirir, hafızayı ve zihinsel aktifliği iyileştirir, damar sistemindeki aterosklerotik değişikliklerin büyümesini durdurur, uyku bozukluğunu giderir.
  • Ginkgo biloba ekstresi, arterlerin spazmını önler, kılcal damarların geçirgenliğini azaltır, canlılığını artırır, arteriyel, kılcal ve damarla ilgili hem periferik hem de beyin kan dolaşımını iyileştirir, damar ve arterlerde tıkanıklıkların oluşumu eğilimini azaltır. Merkezi sinir sistemi, böbrek üstü bezleri ve tiroid bezine yakınlığı nedeniyle bu ekstre kalbi, kan damarlarını ve beyni serbest radikallerin etkisinden korumak için idealdir (yani antioksidan özelliklere sahiptir).

Ginkolin, damarları genişletir, beyindeki kan dolaşımını uyarır, zihinsel aktiviteyi artırır,

damar sistemindeki aterosklerotik değişikliklerin gelişmesini durdurur. Dikkat konsantrasyonunun artmasını, genel moralin iyileşmesini, stresin azalmasını, uykusuzluğun giderilmesini sağlar. Şeker hastalarının damarlarına olumlu etki gösterir. Kalbi, kan damarlarını ve beyni serbest radikallerin etkisinden korur. Özellikle baş dönmesine meyilli yaşlı insanlar için etkilidir.

Kullanım alanları:

  • Beyindeki kan dolaşımında şiddetli ve kronik bozukluklar
  • Beyin damarlarında ateroskleroz
  • Kronik damar-beyin yetmezliği
  • Multipl skleroz, Alzeimer hastalığı
  • İskemik kalp hastalığı, iskemik inme
  • Stenokardi, kalp-damar distonisi
  • Aterosklerotik kardioskleroz miyokardı, enfarktüs sonrası kardioskleroz
  • Miyokard enfarktüsünün önlenmesi, inmenin önlenmesi
  • El ve ayak damarlarında ateroskleroz, varis, tromboflebit, hemoroid
  • Reyno hastalığı, Buerger hastalığı – Winiwarter hastalığı
  • Takayasu hastalığı
  • Tromboembolik hastalık
  • Arter ve damarlarda trombüs oluşumunun önlenmesi
  • Yüksek kolesterol seviyesi – hiperlipidemi, hipertrigliseridemi
  • Katarakt, glaukoma, ağ tabakadaki sarı beneğin dejenerasyonu
  • Tiroid bezi hastalıkları – hipotireoz
  • Entelektüel yeteneklerin zayıflaması
  • Yaşa bağlı olarak hafıza, duyma ve görmede zayıflama
  • Uykusuzluk, baş dönmesi, kulaklarda uğultu, depresyon
  • Beyin-kafatası travmaları, baş ağrıları, migren
  • Hipertoni, şeker, alerji, astım, iktidarsızlık

Kontrendikasyon: Hamilelik, emzirme dönemleri, ürün bileşenlerine kişisel olarak uyum göstermeme

Kullanım şekli: Yetişkinler için, günde 3 kez 1-2’er draje, yemekten sonra. Kur süresi 1 ay. Kullanmadan önce doktora danışın.

İçerik: Kuru ginkgo biloba ekstresi, C vitamini, mısır nişastası, kalsiyum stearat, silisyum dioksit, monohidrat laktoz, sodyum krosskarmeloz, MKS

Floramax Tablet

FLORAMAKS: Disbakteriyozun giderilmesi ve bağırsak mikroflorasının yenilenmesini sağlayan etkili bir gıda takviyesi.

İçeriğinde B1, B2, B6 vitaminleri ve 3 tür laktik asit bakterisi bulunuyor: Lb Casei, Lb Acidophilus, Lb Salivarius.

B1 vitamini (tiamin) – vücutta koferment şeklinde bulunur, karbonhidrat değişimine, asetilkolin oluşumuna katılır, sinir iletilerinin sinir lifleri boyunca aktarımını iyileştirir. Sindirim kanalındaki düz kas liflerinin fonksiyonunu uyarır. B2 vitamini (riboflavin) – hücre solunumu ve görsel algılama sistemine katılır, cilt durumunu iyileştirir. B6 vitamini (piridoksin) normal protein değişimi için gereklidir. Eritrositlerin zamanında olgunlaşmasını sağlar, yağ değişimine katılır, karaciğer ve ciltteki temel değişim süreçlerine yardım eder. Piridoksin kaslar için de gereklidir, çünkü kalsiyumla birlikte kasların normal fonksiyon göstermesini ve gevşemesini sağlar.

Asidofil laktobakteriler (Lb.Acidophilus)en yaygın kullanılan pröbiyotiklerdendir. Bu laktobakteriler insanın normal bağırsak florasıdırlar. Sindirimi iyileştirirler, karmaşık organik maddeleri, selülozu ayrıştırırlar, lipid, nötr yağlar ve yağ asitlerinin değişim süreçlerine katılırlar, kandaki kolesterol seviyesini azaltırlar. Laktobakterilerin etkisi altında proteinler son ürünlerine kadar dağılıyorlar (indol, skatol, fenol). Bu ürünler bağırsağın normal peristaltisini sağlar, kalın bağırsak mikro florasının var olması için gerekli koşulları yaratır. Laktobakteriler safra asitlerini ayrıştırıyor, metabolizma, bağırsak peristaltisi, su emme süreçleri ve b. süreçlere olumlu etki gösteren asit ve gazları oluşturuyor. Aynı zamanda bağışıklık sistemini destekler, vücudun enfeksiyonlara karşı direncini artırır. Buna ek olarak insan vücudu için B grubu vitaminleri, folik, paraaminobenzoik asitler, K vitamini ve b. maddeleri sentezler. Onkolojik hastalıkların oluşmasına neden olan zararlı çürüme bakterilerinin yapışmasını engeller. Böylece bağırsak kanseri gelişim riski önemli ölçüde azalır.

Kazei laktobakterileri (Lb.Casei) – bunlar laktik asit bakterilerinin gram pozitif çubuk temsilcileridir. Sindirim organları ve cinsel organlar için zorunludur. Sanayide, süt ekşimesi için maya kültürü olarak kullanılmaktadır. Canlı bakteriler ishali azaltır, sindirim organlarının mikro florasını değiştirir, bağışıklık sistemini güçlendirir. Diğer pröbiyotiklerle uyumludur.

Salivarius laktobakterileri (Lb.Salivarius.)anaerobik, spor oluşturmayan gram pozitif bakteridir, safra ve asitlere karşı dayanıklıdır, potansiyel patojen mikroorganizmalara ve iltihap oluşturabilecek mikroorganizmalara karşı antogonist etki gösterir. Önemli miktarda laktik asit üretimini sağlar. bilimsel olarak, Helicobacter Pylori’nin baskılanması için pröbiyotik olarak etkisi bilimsel açıdan da kanıtlanmıştır. Kalın bağırsak disbiyozu, düşük bağışıklık durumunda, antibakteriyel preparatların kullanımından sonra, sindirim kanalının kronik hastalıklarında, stres ve b. durumlarda kullanılmaktadır.

Bu üç tür laktobakteri çoğalarak normal bağırsak florasını yeniler. Laktik asit üreterek patojen ve koşullu patojen mikroorganizmaların (dizanteri, tifo, salmonellez, patojen bağırsak çubuğu, streptokok, stafilokok, H.pillory ve b. tetikleyicileri) gelişmesini önler, demir, kalsiyum ve b. emilimini iyileştirir, hemoglobin seviyesini yükseltir.

Vitaminler ve lakto bakteriler

100 gramda

1 kapsülde

Önerilen günlük dozun %

B1 vitamini

0,128 gr

0,45 mg

30

B2 vitamini

0,186 gr

0,65 mg

36

B6 vitamini

0,143 gr

0,50

25

Lb.Casei

2000 milyar

2 milyar

-

Lb.Salivarius

1330 milyar

2 milyar

-

Lb.Acidophilus

1000 milyar

1 milyar

-

Kullanım alanları:

  • antibiyotik, sulfanilamid, sitostatik preparatların kullanımı, ışın ve kemoterapi uygulamalarından sonra bağırsak disbakteriyozu ve kandidozun önlenmesi ve tedavisi için
  • çeşitli sindirim bozukluklarında – meteorizm, ekşime, ishal, kabızlık, laktoz sindirememe, fermentatif yetmezlik
  • kolit, gastrit ve diğer sindirim kanalı hastalıkları
  • şişmanlık veya kaşeksi durumunda metabolizmanın düzenlenmesi için
  • hiperkolesterinemi, osteoporoz, bağışıklığın zayıflaması
  • onkolojik hastalıkların komple tedavisinde
  • cilt hastalıklarında (vitiligo, ergenlik sivilceleri, dermatoz, dermatit)
  • kadınlara hamilelik ve emzirme döneminde önerilir

Kontrendikasyonlar: ürün bileşenlerine kişisel olarak uyum göstermeme, hamilelik, emzirme dönemleri

Doz: yetişkinler ve 14 yaşından büyük çocuklar için: günde 1-2 kapsül, ana yemekten 30-60 dakika önce, az miktarda suyla birlikte. Çocuklar için kapsüller çay, süt veya meyve suyunda eritilebilir. Kur süresi 2-4 hafta.